Üniversitemiz Ev Sahipliğinde Uluslararası Aile Çalışmaları Kongresi Düzenlendi

Saygı Duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunması ile başlayan programda Üniversitemiz Güzel Sanatlar Fakültesi Oda Orkestrası, Doç. Dr. Akın Kumtepe şefliğinde müzik dinletisi sundu. Etkinlikte ayrıca, Üniversitemiz Halk Dansları Topluluğu Folklor Ekibi sahne aldı. 

Katılımcılar tarafından büyük beğeniyle izlenen gösterinin ardından kongrenin açılış konuşmalarına geçildi.

Kongre Başkanı ve Üniversitemiz Sağlık Bilimleri Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Zeynep Tezel, “Bugün burada, aile olgusunu yalnızca bir toplumsal kurum olarak değil, aynı zamanda insan varoluşunun en temel dayanaklarından biri olarak yeniden düşünmek, tartışmak ve anlamlandırmak üzere bir aradayız. Aile, her dönemde değişen sosyal, ekonomik ve kültürel koşullar karşısında dönüşen; buna karşın insan yaşamındaki vazgeçilmez konumunu koruyan önemli bir yapıdır. Bu nedenle, aileye ilişkin her akademik çalışma aynı zamanda toplumun geleceğine yönelik bir yatırımdır. 2025 yılı Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın tensipleriyle ‘Aile Yılı’ ilan edilmiştir. Bu münasebetle Kırıkkale Üniversitesi ev sahipliğinde Ekim ayında gerçekleştirilmek üzere ‘Uluslararası Katılımlı Kongre’ düzenlenmesi planlandı ve kongremizin teması, ‘Güçlü Aile, Güçlü Toplum’ olarak belirlendi. Bu tema, günümüz dünyasında aileyi etkileyen çok katmanlı değişimlerin teknolojik, ekonomik, kültürel ve psikolojik boyutlarıyla ele alınmasını hedeflemektedir. Dijitalleşme, göç, aile sağlığı, aile değerleri, aile ve maneviyat, evlilik ilişkileri, kuşaklar arası iletişim hepimizin içinde yaşadığı çağın temel dinamikleridir. Bu değişkenler, bir yandan aileyi dönüştürürken, diğer yandan dayanışma, sevgi ve aidiyet kavramlarını da yeniden tanımlamamıza neden olmaktadır. Bugün aileyi anlamak, artık yalnızca geleneksel rollerle sınırlı bir çerçeveden mümkün değildir. Aile, hem mikro düzeyde bireysel psikolojik iyi oluşu hem de makro düzeyde toplumsal istikrarı belirleyen bir yapıdır. Bu nedenle aileye dair yapılan her akademik çalışma, sadece bilimsel bir katkı değil, aynı zamanda insanlığın ortak değerlerine hizmet eden bir girişimdir. Toplumsal değişimlerin hızlandığı, bireyselleşmenin yaygınlaştığı, dijital platformların gündelik yaşamı şekillendirdiği günümüzde, ailenin koruyucu, kapsayıcı ve dönüştürücü işlevi daha da önem kazanmaktadır. Bu kongre, farklı ülkelerden gelen akademisyenlerin, araştırmacıların ve uygulayıcıların katılımıyla disiplinler arası bir tartışma zemini sunmayı amaçlamaktadır. Sosyoloji, psikoloji, eğitim, hukuk, iletişim, sosyal hizmet ve sağlık bilimleri gibi birçok alanın temsil edildiği bu geniş perspektif, aileyi bütüncül bir yaklaşımla ele almayı mümkün kılmaktadır. Çünkü aileye dair sorunlar, tek bir disiplinin sınırlarını aşan, çok yönlü ve çok katmanlı bir olgudur. İki gün boyunca düzenlenecek oturumlarda aileye ilişkin pek çok konu ele alınacaktır. Bu oturumların her biri, yalnızca akademik bilgi üretimini değil, aynı zamanda çözüm odaklı düşünmeyi de teşvik edecektir. Değerli katılımcılar, ailenin yalnızca bir kurum değil, aynı zamanda bir değer sistemi olduğu bilinciyle hareket etmek hem bilimsel hem de insani bir sorumluluktur. Çünkü aile; sevginin, güvenin, fedakârlığın ve dayanışmanın en somutlaştığı yerdir. Bu kongre aracılığıyla, bu değerlere bilimsel bir derinlik kazandırmayı, toplumsal farkındalığı artırmayı ve uluslararası ölçekte bilgi paylaşımını teşvik etmeyi hedefliyoruz.” şeklinde konuştu.

Açılış konuşmasının ardından konuşma gerçekleştiren Rektörümüz Prof. Dr. Ersan Aslan, “Geçtiğimiz yıl, aynı dönemde Çocuk Kongresi’ni gerçekleştirmiştik. Özellikle dünyanın farklı yerlerinde mazlum ve acı çeken çocukların sesi olabilmek adına, kongreye hem ülkemizden hem de yurt dışından bilim insanları katıldı. Çocukla ilgili farklı temalarda önemli sunumlar yapıldı. O sunumların ve sonuç bildirgesinin, bazı kurumların ve odakların dikkatini çektiğini ümit ediyorum. Geçen yıl başlattığımız bu çalışmayı, yalnızca Kırıkkale Üniversitesindeki akademisyenlerimizin değil, şehrimizdeki, ülkemizdeki ve yurt dışındaki paydaşlarımızın da katkılarıyla bu yıl Aile Kongresi olarak devam ettirmek istedik. Emeği geçen tüm yerli ve yabancı dostlarımıza huzurlarınızda teşekkür ediyorum. Aile konusu, özellikle son dönemde dünyada yaşanan bazı gelişmeler nedeniyle daha da önem kazanmıştır. Örneğin, geçtiğimiz yıl Fransa’da düzenlenen olimpiyatların açılış seremonisinde, ailenin adeta dışlandığını görmek bizleri üzmüştür. Oysa bizim medeniyetimizde ve insanlığın ortak birikiminde aile, daima toplumun temel taşı olmuştur. Türk devletlerinin kuruluşundan Avrupa medeniyetine, Uzak Doğu’dan Uzak Batı’ya kadar her toplumun oluşumunda aile kurumunun ne kadar önemli bir yer tuttuğunu görmek mümkündür. Ne yazık ki, son yıllarda aile ciddi bir tehdit altında. Hepiniz yurt dışında bulunuyorsunuz, bu nedenle hem orada hem de Türkiye’de ailenin ne tür tehditlerle karşı karşıya olduğunu yakından biliyorsunuz. Bazı ülkelerde bu durum, ne yazık ki siyasi otoriteler eliyle meşrulaştırılmaktadır. Ancak çok şükür, bizim ülkemizde ve dost ülkelerde aile hâlâ kutsal bir değer olarak korunmaktadır. Sevgili öğrenciler, kıymetli misafirler; kutsal kitaplara Tevrat’a, İncil’e ve Kur’an-ı Kerim’e baktığımızda, hepsinde ortak bir çağrı vardır: ‘Aileyi koruyun’. Hangi kutsal kitaba bakarsanız bakın, ailenin korunmasının insanlık için vazgeçilmez bir değer olduğu vurgulanır. İnançsız bir açıdan bakılsa dahi, toplumun devamlılığı ve nesillerin sürdürülebilmesi için ailenin ne kadar kıymetli olduğu açıktır. Bu nedenle, bugün ve yarın sunulacak bildirilerin hem bizler için hem de aile ve bireylerle ilgili kurumlar açısından önemli bir yol gösterici olacağına inanıyorum. Geçtiğimiz yıl bu çalışmaya başladığımızda, Türkiye’de aile konusunu bu kadar kapsamlı ele alan başka bir etkinlik olmadığını gördük. Bu yıl yaklaşık 17 farklı başlık altında 117 bildiri sunulacak. Sunumların bir kısmı çevrim içi, büyük bir kısmı ise yüz yüze gerçekleştirilecek. Katılım sağlayan herkese ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Şu an burada 15’ten fazla ülkeden misafirimiz bulunuyor. Aramıza katılan tüm dostlarımıza teşekkür ederim. Şimdi aramızda bulunan bazı değerli misafirlerimizi de anmak istiyorum. Louisiana’dan gelen arkadaşlarımız var, hoş geldiniz. Polonya’dan kardeşlerimiz, dostlarımız da burada. Öğrencilerimiz ve misafirlerimiz onları da selamlasınlar. Polonya’dan iki farklı üniversitenin iki rektörü de aramızda bulunuyor. Kendilerine özellikle teşekkür ediyoruz. Yine Filistin’den hocalarımız bizlerle. Onları da gönülden selamlıyoruz. Medeniyetlerin beşiği olarak tanımladığımız, 11. ve 12. yüzyılla kadar uzanan köklü bir geçmişe sahip, İbn-i Sina ve Fergani gibi büyük bilginleri yetiştirmiş topraklardan gelen Özbek kardeşlerimizi de burada görmekten büyük mutluluk duyuyoruz. Ayrıca, Amerika gibi çok uzaklardan gelen misafirlerimiz ve Endonezya’dan aramıza katılan kardeşlerimiz de var. Hepiniz hoş geldiniz. Sevgili öğrenciler, bu tür toplantıları çok önemli bir fırsat olarak görmenizi istiyorum. Farklı ülkelerden gelen misafirlerimizle çekinmeden iletişim kurun, yüz yüze tanışın. Hem oturumlarda hem de aralarda sohbet edin, fikir alışverişinde bulunun. Bu sayede hem akademik hem kültürel anlamda çok değerli kazanımlar elde edeceksiniz. Bu iki günü hem kendiniz hem de geleceğiniz için en verimli şekilde geçirin. Konuşmamı bitirirken, bir kez daha Gazze’de yaşanan soykırımı lanetlediğimi ifade etmek istiyorum. İnşallah imzalanan ateşkes anlaşması kalıcı olur ve oradaki kardeşlerimiz huzura kavuşur. Ancak şunu da unutmamak gerekir: Bugün ateş Gazze’de yanıyor gibi görünse de dünyanın başka bir bölgesinde Doğu Türkistan’da da büyük bir acı yaşanıyor. Orada aile yapısı üzerine yürütülen bir asimilasyon politikası ne yazık ki devam ediyor. Ben de köken itibarıyla Uygur’um. Dedem, Doğu Türkistan’dan ve aramızda bulunan Özbekistan Oriental Üniversitesi Rektörü de bu kökene sahip. Şu anda Doğu Türkistan’da birçok Uygur ailesinin erkekleri, çeşitli gerekçelerle ailelerinden koparılmakta, başka yerlere götürülmektedir. Daha sonra evlere Çin devlet görevlileri yerleştirilmekte ve aile yapısı doğrudan hedef alınmaktadır. İşte biz, aile tehdidi dediğimizde bundan bahsediyoruz. İnşallah hem Doğu Türkistan’daki hem Gazze’deki hem de dünyanın dört bir yanındaki mazlumlar, en kısa zamanda huzur ve özgürlüğe kavuşurlar. Bu duygularla, yurt dışından gelen tüm misafirlerimize tekrar hoş geldiniz diyorum.’’ ifadelerini kullandı.

Konuşmaların ardından programda Rektörümüz Prof. Dr. Ersan Aslan ile birlikte Filistin İslami İlimler Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Khaled Mustafa Abdelhadi Sarahneh, Oriental Üniversitesi Rektörü Dr. Nozim Mamatakhunov, WSB Merito Universitesi Rektörü Prof. Dr. Ryszard Sowiński, Powiślańskiej Akademi Rektörü Kataryzna Strzala- Osuch; Vatan İçin Can Verenler Derneği Başkanı Mümtaz Torunlu’ya, şehit ailelerine, engelli bireylere ve engelli yakını ailelere hediyelerini verdiler.